19 Temmuz 2009 Pazar

Bana Sayıklama

sanıyordum ki; ağzımdan çıkacak dalları,
kök salarsam herhangi bir yere...
herhangi bir yer olmaktan çıkacaktı o yer,
o zaman acılar da yerleşip kalmaz sanıyordum, damlar çiğ gibi üzerime, kaybolur güneşle birlikte...
"bekar evi" diyordum kurup kurup dağıttığım yerleşiksiz evlere, ilişiksiz hiçbir adrese...
aklım bir salıncakta kalmıştı bir keresinde...uzun uzun, uzak uzak bakışmıştık.
benim değildi hiçbir şey, kurtulsam bedenimden de...
ne bileyim saklandıklarını, beynimin olmadık yerlerine.
hiçbir sözü sahiplenmedim, neme lazım, biri gelir de sahiplenir beni bir söz ile diye...
"zorçiçeği" doğurdum, henüz kalbime düşmemişti o iki hece... "an-ne".
neresi varsa kırılıp dökülmüş, büyük büyük odunlar topladım içerisinden, büyük büyük ateşler yansın diye içerimde...
"genç ölüler" yasladım omzuma, sevgili yerine.
soruları hiç sevmedim, cevaplar sıkça değişiyor diye…
tenhaydım aslında –gönlümün başköşesine yerleşen rastlantılar da olmasa-
durmadım ben’in hiçbir merdiveninde…ağır-aksak akıyorum kıyısına köşesine.
denklik güzeldi üstünlük yerine; savaştım da, “dünyaya yanlışlıkla düştüm duracağım çaresiz” diye diye…
damarlarımda yollar açtım, kanım sıcak yayılsındı, gözlerimin değdiği her yere
irili ufaklı yangınlarım oldu saman alevi dilimde,
(kırıp, döküp, çekip gitmelerim…
eşit kapılar açar, eşit kapıları çalarım.
bakmayın, başım külhan, bakışım deli çoğu zaman…)
acı çığlıklar duyarım hiç görmediğim coğrafyalardan…bir toz zerresiyim geldim,gidiyorum bu dünyadan.

*kimsenin arka bahçesinden, bir gül bile koparmadan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder