19 Temmuz 2009 Pazar

Yeni'ye...

YENİ’YE…

gölgemle geziyorum, kolay mı? " dedi, çok uzun suskunluklarının ardından... o kadar uzun susmuştu ki, sular kurudu, çatladı toprak, güneş şaşırdı, ay saklandı...rüzgar; gözlerimin içine esip bedenimde yol aldı, öyle hırçın esiyordu ki, içimden hiç bilmediğim biri çıktı. hiç bilmediğim, yeni bir ben olmuştum......o kadar uzun susmuştu ki; yeni bir müzik için yeni kulaklar varolmuştu."bak ne çok insan var, hepsi de aynı yerde yaşıyor" dedi, bir martı havalandı, ufuk çizgisine doğru, yerle gök arasında dolaşabilen o muhteşem, gözlerimi kamaştırdı... aynı yerde soluk almak için nasıl olmak gerekir? bir anlamı olmalı? anlam arıyorum, anlam arıyorum, anlam arıyorum......anlam arıyordum, burdayım...herkesle aynı havayı soluyor, aynı güne uyanıyor, aynı sokakları arşınlıyor, aynı kızgınlıkları yaşıyorum... bildiğim bir şeye kızıyorum, bildiğim bir şeyden nefret ediyorum...karşıda gördüğüm her şeyi biliyorum, çünkü orada ne görebiliyorsam hepsini kendimden biliyorum.... birden karardı ortalık, sarsılmaya başladı içimin kaleleri, muhafızlarım teker teker yere yığıldı, çok soğuk ve çok sıcak çarpıştı içerde, gözlerimden ateşler ve buz parçaları fırladı her yana, her şey değişti......her şey yeni bir müzik ve yeni kulaklar için hazırlanmaya başladı..."onca getirdiklerimi, yıllarca "ben"in tüm kıvrımlarına yerleşen yükü ne yapacağım peki?" dedi diğeri. elbette yüktü bunlar, evrenin özünü, ışığını, güzelliğini görmemizi engelleyen yükler. yükü boşaltıp öyle devam etmek kolay değil...mümkün ama. yaşamla aramızdaki ruh bağını kesiveren, haksızlık, nefret, şiddet, umutsuzluk, mutsuzluk vb. gibi birçok şey, her yanımızı saran bu dil, değişmeli elbet... değişecek de kuşkusuz. inkar ile direnmeye çalışmak nafile......kendi karanlığını yırtacak her insan teki, yeni bir müzik için yeni kulaklara...


"gözlerinle aydınlatacaksın karanlığı" dedi. "üstelik beş duyu var bünyende, daha ne..."o kadar çok ses çıkıyordu ki karanlığın içinden, hangisine kulak vereceğim, nereye değecek gözlerim, aklımın sınırlarını daha ne kadar zorlayacağım...? feri sönmeye başladı gözlerimin, kulaklarım yitirdi duyuşunu, inançlarım bir kez daha kökleri zayıf ağaçlar gibi, bir bir devrildi, çok soğuk ve çok sıcak arasında köreldi ellerim...parmak uçlarımda başlayan sızı, her yanımı sardı, yeni doğmuş bir bebek kadar çaresiz kıvrandım. "ben" içinde kaç hal, hallerim içinde kaç ben..."yeni bir müziğe hazırlanıyorsun kolay değil elbet" dedi. "önce korkularını terket, korkarken temizlenemezsin, yürüyemezsin ışığa..."yeni duyuş ve yeni müzik için bir facia gerek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder